12 Ocak 2014 Pazar

Güzelleştir Beni: Anadolu Yakası Boğaz Hattında Yapılacak Listesi

Tiz vakitte İstanbul'a gidile, yapılacaklar listesi tamamlana! Özledim seni İstanbul :)


Güzelleştir Beni: Anadolu Yakası Boğaz Hattında Yapılacak Listesi

"Güzel ve güneşli bir hafta sonunda yürüyüş veya bisikletle güzel bir gün geçirmek isteyenler, hem biraz müze/tarih görüp hem de boğaz havası almak isteyenler de, güzel şeyler yemek isteyenler de, hatta evin mutfak alışverişini yapmak isteyenler de buraya. Tüm bunların hepsi Üsküdar-Beykoz arası Anadolu yakası boğaz hattında fazlası ile var. Üstelik toplamda 25 km!
 Bence Dünya'nın en güzel, en sevdiğim, en ev gibi olan yeri Anadolu yakası boğaz hattıdır. Hatta dört mevsim güneş batarken, gökyüzü pembeyken (pink sky) akşamları Üsküdar'dan Beykoz'a arabayla cam sonuna kadar açıkken maksimum 50 km hızla gitmek ve radyo dinlemek en büyük zevklerimden. Her köşesinde semtinde çok ayrı çok güzel çok görülesi yerler vardır. O nedenle bu bölge konusunda olabildiğince tarafsız olmaya çalıştım ve arkadaşlarımın düşünce ve deneyimlerine yer verdim 10 adımda bir gün planlarken. Yoksa top 100 ile gelebilirdim karşınıza. =)
Top 10 başlıyor…
#1 Üsküdar'dan Kuzguncuk arası yürüyüş & bol bol foto - Maksimum 10-15 dakika sürecek bu yürüyüşü sabah erken saatlerde yapmanızı, ve kız kulesini arkanıza alıp bol bol foto çektirmenizi şiddetle tavsiye ederim.
Bence Kız Kulesi kıyıdan bakınca daha güzel, üzerine çıkınca büyüsü kaçıyor. O nedenle şimdilik uzaktan bakıp güzel kareler çekin. 
Kız Kulesi'ne ve (alakasız ama) Rumeli Hisarı'na bakınca aklıma Necip Fazıl'ın iki dizesi geliyor hep..

"Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar…"
Neden Kız Kulesi'ne çıkmadık diyenlere diyorum ki günümüz uzun olduğu için Kız Kulesine çıkıp gereğinden pahalı bir kahvaltı yapmanızı istemiyorum, kahvaltı için çok daha güzel planlarım var.

#2 Kuzguncuk'ta sokak gezmece & kahvaltı - Boğaz hattında en favori semtlerimden biri Kuzguncuk. O kadar kendine özgü, renkli ve güzel ki.

Sokaklarında gezerken galeriler, Ekmek Teknesi fırını, eski ilaç, iğne vb'lerin vitrinde sergilendiği bir eczane, minik ve kişilikli cafeler, kitapçılar, plakçılar, yanyana kilise, sinegog ve cami balıkçılar, renkli merdivenler, Perihan Abla sokağı, ahşap evler bulacaksın. Üşenmeyip merdivenleri çıkarsan da en güzel 1. köprü manzarası seninle. Sahilde İsmet Baba'yı not ediverin bir yere, bir akşam rakı & balığa gelirsiniz.
Kahvaltıyı nerede edelim diyenlere kesinlikle Pita, özellikle peynirler ve yumurtalar süper. Kahvaltıdan sonra ufak bir ara verip sahilde Çınaraltı (hayır bu Çengelköy'deki değil) kahvesine oturup güzel vir türk kahvesi içip gazeteleri karıştırıyoruz. Gücümüzü topladıktan sonra yürüyerek Beylerbeyi'ne geçiyoruz. Durmak yok gezmeye devam. 
#3 Beylerbeyi Sarayı'na Ziyaret - Dolmabahçe ve Yıldız Saraylarını sevdiysen Beylerbeyi Sarayı'na bayılacaksın. Çok çok yetenekli Balyan ailesinin eseri olan Saray barok tarzında doğu-batı sentezi olarak tanımlanıyor. Bana sorarsanız birinci köprüden karşıya geçerken gözlerimi alamadığım şey ve mavi odası en az boğaz manzarası kadar güzel olan saray derim.
Şimdiden merak ettiyseniz 3D olarak buradan sanal tur yapabilirsiniz tık tık
Beylerbeyi Sarayı'na girmişken bol bol foto çekin, sarayı, bahçesini, boğazı..
Detaylı bilgi ve giriş ücret & saatleri için resmi sitesi tık tık 
#4 Beylerbeyi Trabzon Kültür Derneği'nde hamsi ve kuymak ye - Burayı bir yere not edin, hamsi seviyorsanız bağımlılık yapabilir. Kuymak sevmeyen yoktur diye düşünüyorum. Beylerbeyi'ndeki bu mekana ufak bir asansörle çıkılıyor, çok fazla bir manzarası yok ama yemekler enfes. 
Hamsili pilav istiyorsanız önceden arayıp haber vermek şart. Benim favorim ızgara hamsi, ızgara teli ile geliyor ve hiç durmadan minimum 1.5 porsiyon yenebiliyor. 
Tarabzon Kültür Derneği resmi web sitesi için tık tık
#5 Çengelköy'de kahve & alışveriş molası- Beylerbeyi'nden Çengelköy'e 1 km'cik ufak bir yürüyüşten sonra öncelikle Çengelköy'ün ara sokaklarında gezip güzel fotolar çekiyoruz. Daha sonra meşhur Çengelköy hıyarından alıyoruz (hayır salatalık değil hıyar, ufak olanlar). 
İyice gezinip yorulduktan sonra tarihi Çınaraltı kahvesine oturup güzel bir türk kahvesi içiyoruz. Ben maalesef buranın çayını hiç beğenmiyorum ve kendilerine yakıştıramıyorum.  Kahvede otururken boğazı izleyip İstanbul'un sevimli kedilerinden seviyoruz.
#6 Kandilli'de yalıları ve eski ahşap binalı mahalleleri geziyoruz - Yemek ve kahveden sonra Kuleli Askeri Lisesini sağımıza alıp (söylememe gerek yok bol bol foto çekiyoruz) Kandilli'ye doğru yürüyoruz. Vaniköy'den geçerken yalıların tüm manzarayı kapamasına kızıyorum elimde değil. Cemile Sultan Korusu veya Kandilli'nin ara sokaklarında mahalle hayatı ve ahşap evleri görebilirsin, seçim senin. Ben ara sokakları seçiyorum, Ermeni ve Rum Kiliseleri'ni ziyaret etmeyi atlamıyorum. Son olarak sahilde balık tutanların da foto'larını çekiyorum.
Yazılarını, kitaplarını ve bu yıl turlarını çok severek takip ettiğim Saffet Emre Tonguç'un da Kandilli yerlisi olduğunu hatırlıyorum. Keşke birgün bizi buralarda gezdirse ve anlatsa diyorum. =)
#7 Anadolu Hisarı & Göksu Deresi- Kandilli'den sonra yorulmuş olabilirsin sarı renkli Üsküdar-Beykoz dolmuşlarına atlayıp direkt Anadoluhisarı'na gelebilirsin. Yok yürürüm dersen de süper boğaza karşı 4 km'ye yakın bir yürüyüş seni bekliyor.
Anadolu Hisarı'nda neler mi yapılır?
i)Hisarın olduğu parkta gezinip foto çekersin
ii)Hisarın yanından deniz kıyısına çıkıp İnönü Yalısı'na bakarsın
Bir de ufak dedikodu.. Erdal İnönü ve eşinin vefatından sonra bu yalının müze olması planlanıyormuş.
iii)Yalının hemen dibindeki Göksü Cafe'ye mutlaka gidilir, denizin dibinde bir masa kapılıp balıklara ekmek atılır  (özür dilerim Big Chef's seni mahallemde istemiyorum!)
iv)Göksü deresi kenarındaki mekanlardan birinde oturup uzun yürüyüş performansın için bir duble rakı içebilirsin

#8 Kanlıca'da boğazla kucaklaş - Anadoluhisarı'ndan Kanlıca'ya yürüyerek maksimum 10 dk'da geçiyoruz. Kanlıca İskelesi yanındaki tek kahvesine oturuyoruz. Kanlıca yoğurdunu ballı, reçelli veya pudra şekerli çay eşliğinde yiyoruz. Bir yandan telefonumuzdan Kanlıca'daki yalı fiyatlarına bakıp hayal kurmak ise ortama uygun bir aktivite.
Kanlıca kahvesi (benim kendimce) boğazla en yakın ve iç içe hissettiğim yer. Hafta içi tenha saatlerle gidilirse denize sıfır bir masa bulabilirsiniz. Bu arada kahvede sadece nakit para geçiyor aman dikkat. =)
#9 Hidiv Kasrı'na mutlaka gün batarken uğrayın - Güneş tam batarken, gök yüzü pembeleşmişken (pink sky) koştur koştur Çubuklu'daki Hidiv Kasrı'na gidelim. Burada yürümek çok zor hile yapıp araba/taksi kullanabilirsiniz. Osmanlı döneminde Mısır topraklarından sorumlu Hıdivi Abbas Hilmi Paşa'nın kendisine ev olarak yaptırdığı bu bina da İstanbul'un ilk asansörü de vardır.
Gün batarken buradan İstanbul'u izleyip (evet bildiniz) bol bol foto çekiyoruz. Yeme/içme konusunda Mado işletiyor buradaki mekanı. Tatlı ve çay/kahveleri başarılı ama kesinlikle akşam yemeğini burda yemiyoruz, başka planlarım var.
#10 Beykoz'da yemek + çay - Son durağımız Beykoz'da ister balık ekmek ister Karadeniz'li ustalarınden elinden çıkma pideler yiyin. Beykoz'lular nereye gidiyor takip edin. 
Ben genelde seçimimi balık ekmekten yana kullanıyorum. Sonra da sahilde sandalları gören bir yerde çay için. Beykoz'un rüzgarına dikkat yaz/kış çok esiyor. Beykoz sahili özellikle gece karşı tarafın ışıkları yanarken ve deniz koyu lacivertken çok güzel oluyor."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız benim için çok önemli :) Lütfen düşüncelerinizi paylaşın :)